Nedir insanı tanımak ?
Sevdiği yemekleri, beğendiği filmleri bilmek mi ? Yada nelerden hoşlandığını ?
Ne zaman ne yaptığını, nefret ettiklerini, duygusal acizliklerini, kırılma noktasını bilmek mi ?
Türk Dil Kurumu Tanımak kelimesini
- Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak
- Daha önce görmüş olmak, ilişkisi bulunmak, bilmek
- Bir kimse veya şeyle ilgili, doğru ve tam bilgisi bulunmak
olarak tanımlamış. Her ne kadar birden fazla anlamı olsa da insanları veya kişiyi tanımak söz konusu olduğunda bizlere sadece bir kaç kelime yeterlidir.
Bu tanımlamalar doğrulusunda sevdiklerimizi, arkadaşlarımızı hatta insanları ne kadar tanıyoruz ?
Peki daha önce konuşmadığımız bir insanı nasıl tanıyabiliriz ? Düşünün ki birisi ile hiç konuşmadınız, sadece ismini biliyorsunuz ilk defa karşılaştınız ve karşınızda.
Muhtemelen önce kısa bir göz gezdirir, yüzüne, kıyafetlerine bakar, ismini, yaptığı işi, sorar eğer sohbet ilerlerse ortak arkadaşlar ve noktalar üzerinden konuşmaya başlarız. Doğru veya yanlış düşünmeksizin. Ancak sohbetten sonra her insanın yüzünde bir maske olduğuna inanırız içten içe. Kendimize hissettirmesekte aldatıldığımız veya kandırıldığımız zaman farkına varırız.
Günümüzde de maalesef insanlar birbirlerini bu şeklide tanıyorlar. (Tamam her tam anlamıyla tanıdığımız insanlar da bize kazık atacaktır bunu her ne kadar tanısak ta kestiremeyiz.)
:: İnsanları tanımak için sorulabilecek sorular
Peki insanları gerçekten nasıl tanıyabiliriz ? Bir Kızılderili birini gerçekten nasıl tanıyabileceğimizi açıkça söylemiş aslında…
Geçinmek için ne yaptığın beni ilgilendirmiyor. Özlediğin, arzuladığın şeylerin hayalini kurmaya cesaret edip edemediğini bilmek istiyorum.
Saklamaya, azaltmaya ya da düzeltmeye çalışmadan, kederlerimizle yüzleşip yüzleşemeyeceğini bilmek istiyorum.
Kaç yaşında olduğun beni ilgilendirmiyor. Aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni için aptal gibi görünme riskini göze alıp alamayacağını bilmek istiyorum.
Bugüne kadar ne öğrendiğin, ne okuduğun beni ilgilendirmiyor. Diğer her şey bittiğinde seni ayakta tutan şeyin ne olduğunu bilmek istiyorum…”Oriah Mountain Dreamer*
Yüreğin doğanın ritmi ve yaşama sevinciyle dolu bir sevdanın sınırlarına vardığında, o sınırları feda edip edemeyeceğini bilmek istiyorum.
Anlattığın hikâyenin doğru olup olmaması beni ilgilendirmiyor. Kendi ruhuna ihanet etmemek için bir başkasını hayal kırıklığına uğratıp uğratmayacağını bilmek istiyorum. İhaneti göze aldığın her seferinde, sonuçlarını ayakta karşılayıp karşılayamayacağını bilmek istiyorum.
Nerede yaşadığın ya da neye sahip olduğun beni ilgilendirmiyor. Keder ve umutsuzlukla geçen bir gecenin ardından, kırılmış, yorgun ve bitap, ayağa kalkıp kalkamayacağını; “çocuklar” için yapılması gerekenleri yapıp yapamayacağını bilmek istiyorum.
Kim olduğun, buraya nereden ve nasıl geldiğin beni ilgilendirmiyor. Birlikte bir ateşin ortasına düştüğümüzde, gerektiğinde yanmayı göze alıp alamayacağını bilmek istiyorum.
“Güven” kelimesinin senin için ne ifade ettiğini bilmek istiyorum. Bazen sana karanlık gibi görünse bile, gelen günün içindeki o büyülü ışığı görüp göremeyeceğini bilmek istiyorum.
Yalnız kalmaya katlanıp katlanamadığını bilmek istiyorum. İçinde yüreğinden başka tutunacak hiçbir şeyin kalmadığında, o amansız varlığını sevmeye devam edip, edemeyeceğini bilmek istiyorum.
Hatalarımıza fırsat verip vermeyeceğini, bir gölün kenarında durduğumuzda gümüş aya benimle birlikte “Evet!” diye bağırıp bağırmayacağını bilmek istiyorum.